19 Aralık 2016 Pazartesi

25. Bölüm & Kalimero’nun Hikayesi


Mutlu Sona Ulaşmaya Çalışan Bir Hikaye…

Üç çocuklu bir ailenin son ferdiyim. İki kız evlattan sonra erkek  olması ümidiyle adaklar adanmış, türbelere gidilmiş bir gebelik sonucunda dünyaya- anlayacağınız üzere- yine kız çocuk olarak gelmişimJ Keşke de erkek olsaymışım ya da bu dünyaya hiç gelmeseymişim.Neyse bu serzenişler için artık 31 yıl geç kalmış bulunmaktayız. Anladığınız üzere 4.5 yıllık evli ve 31 yaşında bir edebiyat öğretmeniyim.

Translokasyon kavramı ile teşrif etme sürecimiz 2009 yılına dayanmakta. Benden bir numara büyük olan ablamın iki bebeğini kaybetmesi sonucunda öğrenmiş olduk. Annem ve babamın akraba evliliği ile dünya evine girmiş  olmaları gerçeğini de baz alan bir jinekoloğun önerisi ile yapıldı genetikler testler ablama.Sonuç, o sıralar garip gelse de şimdi aşina olduğumuz kromozom anomalilerini gösteriyordu. Yani 14. Kromozomumuzun bir parçası koparak 13. Kromozomun tepesine yapışıvermişti. Buna robertsonian translokasyonu deniyordu. Dengeli bir dağılım olduğu için ablam sapasağlam yaşıyordu ama üreme noktasında her zaman aynı şans geçerli olmuyordu.O,yani ablam bu anormal kavramlarla fazlaca muhatap olmak istemedi , doğal gebelikte ısrarcı oldu ve çok şükür ki üçüncü gebeliğinde nihai sona ulaştı. Kendisi gibi dengeli translokasyon taşıyıcısı olan bir erkek bebek dünyaya getirdi. Şu an 2.5 yaşındaJ

Ablamın da nihai sona ulaşması neticesinde sıranın bana geldiğini düşünüyordum. 3,5 yıllık evliydik ve eşim de kendini baba olmaya hazır hissediyordu. Hoş hala  hazır hissediyor zavallım da ortada bebe yokJ Neyse uzatmayalım, denemelere başladık ve kısa sürede gebelik testinde çift çizgiyi gördük. Başta çok sevindik tabii, hemen kan testi yaptırdık. Sonuç tabii ki gebeliğin var olduğunu ve 5. Haftasında olduğumuzu gösteriyordu. Doktor klasik bir cümle olarak haftaya gelmemizi ve kese-kalp atışı gibi kavramlara o sıralarda ulaşmamız gerektiğini söylüyordu. Ben de ona uzun uzun ablamın durumunu anlatıyor ve gen testi ile pıhtılaşma testi yaptırmak istediğimden bahsediyodum. Bende yoktur aslında diye düşünüyorum;çünkü ablamla hiç benzemiyoruz. Bence bu yönümüz de benzemiyordur diye kendimi avutuyorum test talebinde bulunurken. Doktor abla da (bu arada kadın doktor hiç sevmiyorum) sanmıyorum ama bir baktıralım tabii havalarındaydı.

Neyse ertesi hafta kese göründü,kalp atışı duyuldu. Daha ertesi hafta benim sonucum çıktı. İç görüm beni yanıltmıştı. Ben de dengeli taşıyıcı idim ve benim de heterozigot pıhtılaşmam vardı. Buna rağmen o bebeği doğuracağıma inancım tam gibiydi. Doktor ablanın da öyle olacak ki; “Aman ne var,çok abartıyorsun,şimdi git,bir ay sonra gel.” Dedi. Bu da yetmezmiş gibi sizce aspirin mi kan sulandırıcı iğne mi sorularını da- sana bırakıyorum kararı – cümlesi  ile sonlandırdı.

Tabii benim içime bir kurt düştü hemen yeni bir doktor arayışı içine girdim . Bu arada 8 haftalık olduk bile. Yeni doktorum aspirinin yeterli olduğunu ifade etti ama benim gibi riskli gebeliklerde 15 günün bile kontrol için uzun olacağını ifade ederek 10 gün sonraya tekrar randevu verdi. Ramazan bayramı arefesi idi kontrol sonrası yola çıkacaktık; ama olamadı. Bebeğim 10 haftalık iken karnımda ölmüştü. Hemen kürtaja alındım,sonrasında yaşadığım acı ve üzüntüyü anlatmak istemiyorum. Okuyan herkesin hissettiği acı hissi ile aynı işte.  Fetüs genetiğe gitti. 15 gün sonra sonuç geldi; trizomi 13. Yani 13. Kromozumu üç parça şeklinde oluşmuş , böyle bir canlının yaşaması mümkün değil yani.

4-5 ay bekleme ve araştırma sürecimiz oldu. İki ayrı uzmandan genetik danışma aldım. Pgt nin daha mantıklı olduğu gerçeğine ulaşmış bulundum böylelikle. İlk tüp bebek deneyimimde 9 yumurta ve 6 embriyom oluştu. Genetik teste girdi ve hepsinin sağlıksız yani transfer edilemeyecek durumda olduğu ortaya çıktı. Üstelik bunu yüzüme idrara sıkışık beklerken- transfer niyeti ile gitmiştik-doktorun sekreteri çat diye söyledi. İşin daha sinir bozucu yanı bunu herkesin duyacağı bir ses tonuyla söyledi. O sırada tedavi gören tüm çiftler yüzüme acıyarak baktılar. Sonuç ikinci kere de hüsrandı. Transfer dahi olamamıştı. Yediğim bir ton hormon iğnesi yanıma kar kalmıştı. Tabii bu da lafın gelişi nasıl bir kar kalışsa bu…
Yine ağlamalar ve neden ben soruları ile birkaç ay daha geçti. Enteresan bir şekilde yılmıyordum,tekrar ayağa kalkıyor ve mücadele etmeye can atıyordum. Böylelikle başka bir hastande de ikinci denememizi de gerçekleştirdik. Yine 9 yumurta. Sanırım benim üst sınıırım 9 idi. Neyse bu sefer hepsi döllenmişti. Genetik teste gittiler ve sadece bir tanesi sağlıklı geldi,diğerleri hep adını yazamayacağım anomalilere sahiptiler. Neyse ki bu kez transfer oldu; ama –amalar hiç bitmiyordu- sağlıklı gelen embriyonun kalitesi ortanın da altındaydı.Tutmayacağı zaten ilk günden belliydi. Yine de bir umut işte… 12.günde yapılan kan testi ve sonuç yine hüsran….

Artık ciddi anlamda yorulmuştum. Tekrar pgt deneyecek sabrım ve psikolojik gücüm kalmamıştı. Olayı akışına bırakmaya karar verdim.Güzel bir yaz tatili geçirdim. Eşim tüp bebek denemelerinde zamana hiç karışmamıştı. Ben karar vermiştim gücümü toparladıkça. İlk kez o istedi, bu kez normal yolla deneyelim diye. Denedik ve hemen oldu. İçimden bir ses bu kez oalcak ,bu bebek sağlıklı diyordu. Hem ilk denemede tutmuştu hem de eşim çok şanslıdır, onun kararı ya oldu dedim bu kez kesinlikle. 8 hafta devam etti. Sonra o minicik kalbi yine durdu. İnanın çok üzülmedim,alışmıştım çünkü artık.
Taaa ki fetüsün genetik sonucu gelene kadar…Sonuçta kocaman 46 XX yazıyordu dostlar. Yani genetik açıdan hiçbir sorunu olmayan bir kız bebek…
Nedenler,niçinler biribirini kovaladı. Doktora diyorum ki aspirin değil de kan sulandırıcı kullansam bu kız doğacak mıydı? Bilemeyiz, diyor. Genetik açıdan sağlıklı olması onun gerçekten sorunsuz olduğunu göstermezmiş. Sağlıklı bebek ölmezmiş güya….
İşte böyle a dostlar… Son kaybım 28 ekimde gerçekleşti. Bu 4 olumsuz deneyimi sadece 1.5 yılda yaşadım. Şu an hastalık  hastası diyebileceğiniz bir psikolojide yaşamımı sürdürmeye çalışmaktayım. Her gün bana bir şey olacak bu kadar üzüntüden  sonra düşüncesi ile kafayı kırmakta ve bebek meselesinde ne yapacağımı ise asla bilmemekteyim..
Önerisi,fikri ya da bir çift sözü olan herkesin cevabını beklerim a_gogen@hotmail.com adresine…



Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.

deepliner15@gmail.com  


24.Bölüm & Hasret’in Hikayesi

Hasret'in Hikayesi
Evet, hikayeme göbişimdeki küçük bebişimle yaziyorum o benim mucizem 
hem de en guzel mucizem ......
Evet gelelim hikayeme 32 yasindayim ,6 yıllık evliyim eşimi cok cok cok seviyorum .Benim hikayem biraz sizinkilerden farkli, sizler evlenirken çocuk doğurabilirim sağlıklıyım derken, ben hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağımı bilerek evlendim.Çocuk sahibi olamayacağımı genç kızken öğrendim, hiç adet olmadığımda doktor doktor gezdik, tahliller muayeneler, küçük operasyonlar derken doktor anneme ‘’asla çocuk sahibi olamaz yumurtaliklari yok’’ demiş.Annemin o gözyaşlarını hiç unutamıyorum ,yıkıldım , daha 18 yaşında bütün hayallerim bitmişti, artık aşk ,sevgi, evlilik fikri bitmişti benim icin. Anneme yalvardım büyük yerlere gidelim başka doktora gidelim ,sanki hep bir ümit vardı ki o ümidimde bir doktorun muayene sonrası yüzüme bile bakma lütfunda bulunmadan benim çocuk sahibi olabilir miyim sorumla hayır tüp bebek bile yaptiramazsın bu halinle, dedi .O doktoru orada boğmak istedim hastaneden ağlayarak çıktım, evet ne yaparsam yapayım hayat devam ediyor o zamandan sonra severek evlenmek yoktu bende ,hep düşüncem evlenmiş ayrılmış ,çoluklu çocuklu biriyle evlenme fikri vardı ,beni başka kim kabul ederdi ( o zamanki çocuk aklı diyelim şimdiki aklım olsa o kadar yıpratmazdım kendimi . Çok sükür elim ayağım tutuyor her şey çocuk degil) Allah’ıma hep dua ettim Allah’im beni bu halimle kabul edecek birini çıkar karşıma dedim çok sükür eşimi cıkardı ,ben de birine aşık olabildim sevdiğim adamla evlenebilecektim ve her şeyi ona baştan anlattim böyle böyle benim böyle bir problemim var istemezsen saygı duyarım dedim .O bana ben seni çocuk için sevmedim olmazsa olmasın evlat ediniriz dedi. Bir kez daha aşık oldum ,iyi ki karşıma çıkmış, evlendik , benim tüp bebek şansım bile olmadığı için tedavi icin çabamız yoktu ama içim çok yanıyordu, çocuk istiyordum ,problem bende olduğu halde eşimi çok üzüyordum ,çocuk fikri tamamen bizde bitmişken bir arkadaş ,bir doktor önerdi cok iyi dedi bi git.. Neyse ümidim yok ama gitmedim demiyeyim diye randevu aldım gittim, muayene etti ,dedi ki sen hipolusun beynin östrojen salgılamadığı için yumurtaliklar büyümüyor, bu da hormon iğneleri ile salgılanabilir ümit vermiyorum ama denemek istiyorum dedi. Allah razı olsun ilk kez bir doktor beni kovmadi :) Onun öncesinde çok ünlü bir merkeze gitmiştim, evraklarıma bakıp senin çocuğun olamaz Kıbrıs’ta donasyon deneyebilirsin dedi uyuzzzz... Evet benim doktorum iğne yazdı ,iğneler de çok para tutuyor, 1000 TL  falan ben çıktım eve gittim düşünüyorum nasıl olsa büyümeyecek boşuna param gidecek, vazgeçtim iğneden ,tedaviden ,sonra kadın hastalığına devlette bir doktora gittim muayene etti, ben dedim iğne verdi doktor ben vurulmayacağım ,vurul dedi. Benim senin gibi hastalarim oldu çocukları oldu, öyle bir gaza geldim ki eşimi aradım iğneleri al gel ama yine de ümidim yoktu Kıbrıs’ta bir doktor buldum artik oraya gidecektim Pazar’a randevu aldim Pazartesi de kendi doktoruma randevum vardı yumoşlar büyümüş mü bakacaktık ,Pazar günü ,tam doktora gideceğiz eşimle öyle bir tartıştık ki hiç bir neden yokken ,gitmiyorum sen git dedi ve Pazar gidemedik ağladım zırladım ama bilmiyormuşum ki ,her şerde bir hayır varmış .Pazartesi kendi doktoruma gittiğimde ne görelim yumoşlarım orda, görüyorum ,senelerdir görmediklerimi görüyorum ,sanki o ekranda bebeğimi görmüş kadar mutlu oldum tedavim devam etti transfer derken test günü geldi ,pozitif pozitif pozitif hayatim boyunca o testlerde asla çift çizgiyi göremeyecek biriydim ama gördüm o testleri yapmak nasip oldu Allah’ım bana o günleri gösterdi, çok mutluyduk eşim üstüme titriyor kesemizi gördük, her şey yolunda dedi, haftaya gelin kalp atışını duyalım havalarda uçuyoruz gittik, bebek yok, doktorun suratı düştü, anladim bişeylerin ters gittiğini haftaya gene gel, gittim boş gebelik, maalesef kürtaj olacaksın dedi, ben başladım ağlamaya olamaz olamaz, O benim ..Hastaneden nasıl çıktım bilmiyorum ,kürtaj oldum ,gitti artik ,yoktu...
3 ay ara verdim dondurulmuşum vardı onu denedik gene pozitif biz gene havalarda uçuyoruz kesemizi gördük, her şey çok iyi haftaya gittik kalbi atiyordu ,pıt pıt ,keske eşimi dışarda bırakmasaydık ,o da görseydi o anı, çünkü bi daha göremeyecektik, mutlu mutlu eve geldik bir karın ağrısı, bir de acayip renkte kanama hemen doktorumu aradim iğne vurdurdu yat dinlen dedi haftaya kontrole gel dedi gittim bebişimizin kalbi var yok gibi maalesef kaybediyoruz dedi.. Birkaç gün sonra gene gel dedi gittik artık bebeğimiz bizimle değil ama mide bulantısından, kusmaktan ölüyorum .. Acillerde dolanıyoruz , bayram tatili kürtaja da almıyorlar, ben artık yerlerde sürünüyorum 9. haftaya kadar bekledik ,kürtaj zamanı geldi alın artık n’olur kurtarın beni diyorum ,gene bebeğim gitti, yıkıldık, artik hem maddi hem manevi tükendik .Eşim çektiğim acılardan sonra ,istemiyorum çocuk bana sen lazımsın ,evlat ediniriz dedi, ama ben istiyorum karnımda tekmelerini doğumunu herşeyini istiyorum neyse 1 sene ara verelim dedik bir sene geçti ben başka doktor araştırıyorum tamam eski doktorum iyi ama hastane laboratuvar önemli benim icin ,çünkü pgt yapılacaktı, araştırma sonrası Semra Hanım’ı buldum .Memorial laboratuvarının da iyi olduğunu duydum orası olmalıydı. Yeni bir tedavi iğneler iğneler artık alışmıştım onlara ,yumuşlar büyüdü toplandı ve beşinci güne gittiler ,ilk defa pgtye 3 tane girdi iki sağlıklı geldi, haber geldiğinde benim doğum günümdü, en güzel doğum günü hediyesiydi.. Eşimle sarıldık ,tabi ben gene ağlıyorum ,2 adet geçirip dondurulmuş transfer zamanı geldi artik çok fazla kişiye söylemiyoruz ,çünkü hep hüsrana uğradık çevreden acıyan gözlerle bakmalar üzülmeler en yakın arkadaşım dediklerim hamile kalıyor, benden saklanıyor ,nasıl söyleyeceğini bilemiyor hala hayatımda mı? yooo asla yol verdim beni üzenlerin hayatımda yeri yok transfer oldum ,bekleme sürecinde annem yanimda, hep bana ,sen iki canlısın ye ye diyordu ,demek ki anne yüreği hissediyor ben de içimde olduğunu biliyorum, test günü pozitif, biz çok mutluyuz ama artık akıllandım, mutluluğumuzu fazla yansıtmıyorum ,şöyle bir gelişsin ,anne baba ben burdayım desin ya da doğsun kucağımda göreyim öyle sevineyim şimdi daha cok küçüğüz teyzeleri....


Not: Asla ümidinizi kaybetmeyin Allah’ım elbet bizlere mucizelerini yaşatacak..

Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.

deepliner15@gmail.com  

14 Aralık 2016 Çarşamba

23.Bölüm & deepliner & Delinefsim 'in Hikayesi


Merhaba bu da benim hikayem,

Henüz sona ulaşılmamış ..
Şimdi 5 buçuk yıllık evliyim.Ben 25 ,eşim 34 yasinda..

Evlendiğimiz ilk günden beri çocuk istiyorduk..Eşim tek çocuk olduğu için kendi çocuğu erken olsun istiyordu..Ben de evlilik çocuk üzerine diye düşünüyordum zaten..Nişanlılık süresinde konuştuğumuz da eşim bana ‘’Hemen çocuk olsun istiyorum’’ dedi.Bende ‘’eğer Allah nasip ederse bende hemen istiyorum’’ demistim..Eşim ‘’Allah bana kardeş vermedi, eminim beni bu konuda sınamayacaktır’’ dedi..Ama benim içimde bir ürperti oluştu ..Telefonu kapattıktan sonra bile aklımdan çıkmıyordu..
Gel gelelim hikayemize..
1 aylık evliyken iltihap olduğu için doktora gittim.Doktor ‘’çocuk istiyor musun ‘’dedi . ‘’evet istiyorum ama akıntım için geldim ..Henüz çocuk için doktora gelmek erken’’ dedim..Doktor ‘’evet erken’’ dedi ‘’zaten senin yumurtalar iyiler..hemen hamile kalirsin ‘’dedi.
Bu içimi rahatlatmisti. Olacak bebeğim diyordum ama bebeğin olmasi için neler neler gerekiyormuş hergün bir şey ögrendim.Aradan 6 ay geçti ve hala bebek yoktu..Tekrar ben bir kontrole gittim hersey yolundaydı gebeliğe engel bir sorun yoktu.
Eşim de sperm tahlili vermek için gitti..Ve sonuçta hüsrana ugradik..Sayısı 5 milyon hız ve morfoloji kötüydü. İlaç kullandı tekrar gitti tahlil için, bir degisiklik yoktu..Daha da korkmustuk.Ve geçen zaman içerisinde ilaçlar, kürler kullanıldı ve herşey yine ayni..Bu doktorlar hiç mi anlamıyorlar delirmek üzereydim.Daha sonra eşimde varikosel olduğunu ögrendik...Bu da bir yıkımdı ama bir de umut araştırıyorum ameliyattan sonra 3 ay içinde hamile kalan vardı büyük bir umut içime düstü..Kaynanam ameliyat olmasın dedi..Ben ikna ettim eşimi ama ameliyata girdiği zaman kaynanam eşimi görünce ağlamıştı.. Ben de çok kötü oldum..Eşim ameliyattan çıktı doktor çok iyi dedi varikoselle işiniz bitti ..3 ay ilaç kullanın gelin dedi ..3 ay sonra tekrar gittik ve o gün unutulmazdı.Sayımız 3 milyona inmiş hız nerdeyse sıfır..Doktor bize hemen tüp bebek merkezine gidin dedi..Yerini tarif etti ..Ama aklım uçmuştu ,anlamıyordum.Yüreğim yanıyordu..Gözyaşlarım akmıyor ama içimden ağlıyordum..Doktordan çıktık bir yere kadar gittim eşim merkez nerdeydi dedi bilmiyorum doktoru duymadim bile dedim.Tekrar doktoru aradım ve tam yerini öğrendim, merkeze gittik..Doktorla konuştuk.Bu arada biz Urfa’da bir ilçede oturuyoruz, doktorumuz ve merkez Gaziantep’te ..Doktor nasıl üzülüyorsunuz, sprem var senin durumun iyi ,hiç yumurtası olmayan sperm olmayanlar geliyor siz nasıl böyle üzgünsünüz dedi..Biraz da olsa rahatlamıştık.Ve 3 ay sonra tüp bebek için hazırdık ve merkeze gittik ..Evliliğimizin 2.5 yılını geride bırakmıştık..Ve tüp bebek yapıldı ..10 yumurta toplandı .Eve geldik yarın sizi arayıp haber vereceğiz dediler ..Eve geldik her çalan telefon da hızla üstüne koşuyordum..Aradılar 2 yumurta döllenmiş.Duruma göre 3. ve ya 5. gun cagiracağiz dediler .. 3. gün aradılar hemen gelin dediler mesafe 1 .5 saat sürüyor hazırlanıp hemen çıktık. Arabamız olmadığı için..
Transfer edildi, doktorla konuştuk bugün 5 transfer yaptım en umutlu sensin dedi..
Sevinmiştim kendi adima..Mutluydum ,bebeğim kavuşacaktım..Ve tüp bebek, tüp bebekle olmaması imkansızdı benim için .. Annem şimdiden örgü örmek için ipler almış ,herşey güzeldi..
12. gün test günüm .. Burada kan verilmiyor yakın ilçeye gittim.Kan verdim eve geldim sonucu kayınbabam oradan gelirken alacaktı..Ve 3 saat geçti..Kan testi çıkmıştı, eşim aradı babam sonucu almış doktora göstermemiş.. Anlamıyor sayılar falan var demiş kayınbabam, Allah’ım yüreğim çıkacak yerinden ve rapor elimde .0.12 çıkmıştı .. Bu nasıl bişeydi..Olmaması imkansızdı .. Neden bu kadar zor anne olmak.. İnsanlar istemezken anne oluyor ve bebeğini aldıran onca insan varken neden ben böyle oldum Allah’ım galiba deliriyordum..Anneme nasıl söylerdim olmadı diye inanin en çok bundan korktum anneme dayanamam..Annem aradı sonuç dedi ,negatif dedim, negatif derken dedi, o kadar çok iyi bişey duymaya hazırladık ki kendimizi ,olmaması imkansızdı.. Olmadı yani anne dedim.. Kapattık hemen telefonu ağlamaktan bir hal oldum.. 10 gün boyunca kendimde değildim..Sonra biraz araştırdım olmaması için nedenleri, kromozom tahlili diye birşey varmış ..Eşime onu yap dedim, doktor bana sen yapma demişti. Ben de yaptım bende sorun çıkmadı eşimde 45 XY sonuç çıktı normal gebelik şansınız yok dediler..Ve hatta normal tüp bebek bile yapılamaz dediler pgt kullanılacaktı. Allah’ım ne zormuş anne olmak.Aradan zaman geçti ben rahim içi için laparoskopi operasyonu oldum.Hiç bir sorun yoktu..
Ankara’ya gittik geçen yaz Novaart’ta Ahmet Bey‘le görüştük.Pgt yapılacak dedi ..Ve çok geçmeden orada ikinci tüp bebeğe başlandı..12 yumurta toplandı 2si döllendi, yine neden bu kadar az dölleniyor bir bilgimiz yoktu..2. gün beni aradılar merkezden ’’ bi gelir misiniz’’ dediler ‘’doktor bey sizinle görüşecek belki tranfer olursunuz ‘’dediler..Ankara’da kız kardeşim okuyordu onun yanında kalacaktım.O gün sınavları vardı ben yalnız gittim ama transfer olursam ‘’ara gelirim üst kat komşumla araba ile seni alırım’’ dedi . Merkeze gittim Ahmet Bey ‘’eşiniz nerde’’ dedi. Eşim gitti dedim..Transfer olursa 12 gün boyunca burda kalacağım için burda bu kadar kalamazdi.. dedim..
‘’Sizin durum çok vahim’’ dedi.’’Büyük bir ihtimalle ilk tüp bebekte de böyle olmuştur.. 2 yumurta döllendi, ikisinin de ikinci gün gelişimi durdu.. Kaç deneme yapmanız gerekiyor bilmiyorum ama döllenme az ve döllenenler ölüyor’’ dedi. Şok olmuştum. Burası iyi bir merkez Gaziantep’tekinden daha iyi diye gelmiştim ama yine olmamıştı.Transfer iptal ,belli bir kısım ücret ödeyeceksiniz dedi..Bir müddet dinlenin bir kaç ay sonra tekrar başlarız dediler.Ve ben merkeze ücreti ödedikten sonra çıktım ölü gibiydim..Merkez kardeşime uzaktı ve ben yürüyerek eve gittim,tanımadığım yollar, tanımadığım insanlar ve ben yine yalnızım ..Bütün hayallerim yıkılmış gidiyorum..Kimsesizdim büyük bir boşluktaydım..Eve gitmeye yakın kardeşim ‘’geliyorum ‘’dedi bende ‘2eve yakınım gelme ‘’dedim.Kapıyı açtı kardeşime ve arkadaşlarına sarılıp ağladım, olmadı bu defa da olmadı, dedim..Halbuki olmamasından çok, galiba ‘’Hiç olmayacak’’ sözü kafamda dönüyordu. Hepsi benimle birlikte ağladı..Sonra kardeşime, ‘’ anneme ağladigimi söyleme tekrar deneriz olur inşallah’’ dedim..Valizimi topladım ..Eşimi aradım yarın geliyorum dedim bu defa da olmadı .Doktorun söylediklerini söyleyemedim .. Olmadı başka zaman, başka yerde deneriz ,dedim. Diğer gün eve gittim.. Artık o kadar kötüydüm ki ..Ruh halim bozulmuştu..Bazen sanki salonda benim çocuklarım oynuyormuş gibi şeyler görüyordum.. Sıkılınca titreme geliyordu..Çocuklarım varmış gibi konuşuyordum .. Aradan zaman geçti, toparladım biraz daha, geçen yaz tekrar yapacaktık tüp bebek ama maddi olarak toparlanamadık.. Bitkisel İlaçlar kullandık. Her şey aynı..
İçimde kırık ama yine de bir umut var..
2 . tüp bebek demesinde sonuç negatif ve tedavisi olmayan kromozom bozuklugu ile başbaşa kaldık..

Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.

deepliner15@gmail.com  

13 Aralık 2016 Salı

22.Bölüm & deepliner & Masal’ın hikayesi

Mutlu son'un hikayesi

Herşey evliliğimin 5. senesinde aşkımızın meyvesini istemekle başladı. 5-6 ay gibi kısa bir sürede hamile kaldım, kese, kalp atışları ... Herşey güzel giderken 10. hafta kontrole gittiğimde bebeğimin 8 haftalıkken kalbinin durduğunu öğrendik, kürtajla alındı, o gün yıkılmıştım..

Çok dua ettim, çok yalvardım, kürtajdan 1,5 ay sonra kızıma hamile kaldığımı öğrendik çok erkendi... Çok şaşırdık.. 6. hafta kahverengi lekelenmeler başladı, 5,5 ay devam etti, ilk haftalarda kaç kere kürtaj günü belirlendi yavruma, ama hep girmeden son bir kontrol ediyordu doktorum. Ve pıt pıt kalp atışımız devam ediyordu, ciddi yatak istirahatleri ve progesteronlar çok zor gunlerdi, gün aşırı kontrole kürtaj olucam diye sabahları ve aç karna çağrılıyordum.. Şükürler olsun ki kızım bana tutundu ve Ağustos 2010 da ailemize katıldı. Adı bu yüzden Masal oldu.. 

Sonra 2. çocuk özlemimiz depreşti ilerleyen yıllarda, ama neler denesek de 2 sene çocuk sahibi olamadık, eşimde bir anda %0 morfoloji ortaya çıktı. Hamile kalamamamı buna bağladı doktorlar, bize tüp bebek önerdiler. 

5-6 ay daha bekledik baktık sonuç alamıyoruz, ilk tüp bebek denememize başladık. Doktorum Banu Çiftçi o zaman Ataşehir Memorial’in laboratuvarını övmüştü. 7 yumurta alındı, 4 döllenme vardı, 5. gün 2 embriyo transfer edildi ve 10 gün sonra bingo ikizler tutunmuşlardı. Ama 6. hafta bi tanesi beni terketti sebepsiz, 8 haftalıkken de diğer bebeğim melek olup uçtu. 

Bu arada beklerken doktorum genetik testlerden bahsetti bana, kendini iyi hissedersen yaptır dedi. Ve içime kuşkuyu düşürdü, gidip Kartal Eğitim Araştırma Hastanesi’nde testtlerimi yaptırdık eşimle, bende 13:14 dengeli translokasyon varmış. BU NE OLA Kİ dedik, hemen bir genetikçi ile görüştük DR. YAMAN SAĞLAM bizi o kadar güzel sakinleştirip durumu o kadar güzel anlattı ki, hakkını ödeyemem. kromozom sorunlu olan insanlar içinde en şanslı grupta olduğumu söyledi ama PGT yada CGH yaptırmamı söyledi. Kızımın da kontrolunu yaptırdık ve maalesef ki Masal'ım da benimle aynı 13:14 dengeli translokasyon 
.. Onun için o an çok üzüldüm... 

"Haydi yeni bilmediğimiz bir yol daha"dedik eşimle.. Olayın içine girince maaliyetlerden gözümüz korktu, durumun şokunu atlamadan bir de maaliyet şoku çıktı karşımıza. 

Bu genetik sorunluların en büyük sıkıntısı maalesef ki astronomik rakamlar 
.. Sgk ya da özel sağlık sigortalarının hiç bir katkısı yok, tüm herşey dolarla euroyla .. L

5-6 ay para biriktirdik ve bu arada genetik laboratuvar araştırmasına girdik, işi riske atamazdık, tek sıkımlık kurşunumuz vardı 
. Genetiks ile anlaştık, laboratuvar olarak hata payı en düşük olan laboratuvar olduğunu öğrendik. 

Ve tüp denemiz başladı, bu defa LİV ile çalışacaktık, embriyoloğunun ödül aldığından bahsetti doktorum. 

10 yumurta alındı, 9 döllenddi, 5. güne 6 iyi kalite ve 2 kötü kalite embriyo kaldı, embriyolog Zerrin Hanım 6 tane iyi kaliteyi biyopsi yapıp dondurdu, ‘’diğer ikisini bekleyelim ümitli değilim onlardan’’ dedi ve ertesi sabah 1 tane kaldığını söyledi. O 1 taneyi CHG ye sokmak için paramız yok, kalitesiz zaten diye yaptırmayalım dedik, ama işte embriyolog farkı burada ortaya çıkıyor, Zerrin Hanım bunu da genetik teste girmesi için baskı kurdu bize ve normalde kendisinin alacağı 1000 TL biyopsi parasını almadı, bunu da gönderin dedi... (hakkını ödeyemeceğim insanlardan biri) 

7 embriyo hücreleri test için gittiler, bekleme süreci başladı en zoru da buydu. 

Transfer hazırlığı için kontrollerim başlamıştı ve son kontrolde haber geldi, sadece 1 tane sağlıklı bulunabilmişti, hani %25-30 şansımız hani en az 2-3 sağlıklı çıkar lafları... İstatistikler tutmuyor maalesef ki..

Sağlıklı gelen 1 embriyo da Zerrin Hanım’ın bize hediye ettiği 4BB olan kalitesiz embriyo. Rabbimin mucizelerine sual olmaz.. 

Ama biz ona çok güvendik. Kurban Bayramı arifesi 6. gündü ve dayanamayıp akşam test yaptım, mutlu son :) o gün hıçkırıklarımı tutamadım.. Sabah millet kurban kesmekle uğraşırken kan vermeye gittim, 7. gün sabah kan değerim 83 geldi. 

Kese , kalp atışı .... 6. hafta kırmızı kanama, bu ne şimdi.. 

Ciddi yatak istirahati, bol sıvı, bol progestan ve bol bol dua dedi. 2-3 gün lekeler devam etti. Sonra kesildi tam rahatlamışken 3-4 gün sonra bir daha kırmızı... 

O kırmızılar benimle 12. haftaya kadar geldi. şimdi 16+3 olduk şükürler olsun 1 aydır yok, 

Hep düşünürdüm, 2 sağlıklı bebek de sürekli kanama lekelenme varken, kalbi duran 2 bebekde neden düşük belirtisi bile yaşamıyorum diye. Meğersem bedenim kendini Trizomi 13 lü bebek üretmek için programlıyormuş, ve sağlıklı bebeği istemiyormuş. Bebek sağlıklı ama anne bedeni onu atmaya çalışıyor. 

Zor günler geçirdik ama şükürler olsun 2. kızım da şimdilerde iyi.


Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.


deepliner15@gmail.com  


9 Aralık 2016 Cuma

21.Bölüm & deepliner & Hayat ‘ın hikayesi

Hayat ‘ın hikayesi

Bu hikayenin sonu mutlu sonla bitecek..
Merhaba benim başımdan geçenler şöyle,
Evliliğimizin ilk yılında ben bebek yapmak istiyordum zaten ancak eşim bir kaç yıl sonra bebeğimiz olsun istiyordu ama benim isteklerime karşı koyamadı tabiki.. ve ben evliliğimizin ilk yılında hamile kaldım çok şükür ki. Eşimle aramızda sadece kan uyuşmazlığının olduğunu biliyorduk. Hamileligimi öğrendiğimde çok mutluydum. Bu bebeği özellikle ben istemiştim. Hem de çok istemiştim. Hamileliğim çok güzel geçti ve 9 ay sonra çok tatlı bir oğlum oldu. O çok özel bir çocuk.Oğlum 2 yaşına girdikten sonra çevremden herkesin baskısına maruz kalmaya başladım. ‘’ ee hadi ikinciyi de bekliyoruz ‘’ diye diye aklıma girdiler. Ve ben aslında çok kızıyordum. Bıkmıştım bu konuşmalardan, bunalmıştım ve oğlum 6 yaşına girdikten sonra bir anda ‘’tamam artık oğluma kardeş yapayım ‘’demeye başladım, artık ben de kesinlikle istiyordum. Eşimle de konuştuk ve o da istiyordu hiç itiraz etmedi. Sonra ben hemen hamile kaldım ve kötü hikayeler burada başlamıştı. Ben çok da zor olacağını düşünmemiştim çünkü hem bir oğlum zaten vardı hem de hemen isteyince hamile kalabiliyordum.. hamile olduğumu öğrendiğimde çok çok mutlu oldum .hamileliğim güzel güzel ilerliyordu ve oğluma bir kız kardeş geliyordu .. bebeğimi karnımda büyütüyordum. Hamileliğimin 5. Ayına girmiştim  detaylı ultrason zamanım gelmişti artık. Dualar ede ede ultrason odasına girdim , doktor hiç bir sıkıntı görmemişti çok mutluydum. Ama nedense başka bir doktora da gitmek istiyorum , gitmek istediğim doktorun muayene ücreti yüksekti ama içimden bir ses sürekli ona da gitmem gerektiğini söylüyordu. (Ama Allah gerçekten bütün kapıları kapatmazmis hep bir yerde yardimci oluyor.Bunun örneğini çok yaşadım.) Eşim iş yerindeyken aradım ‘'sadece bir kere oraya gideyim,sorun yoksa yine buraya devam ederim'’ demiştim. Halbuki herşey yolundaydı bir sıkıntı yoktu.Halâ neden diğer doktor birden aklıma düştü diye şaşırıyor , inanamıyorum. Allah yol gösterdi hep böyle düşündüm.Söylediğim doktora gittim..Doktor bakarken bir kaç tane sıkıntısını söyledi bebegimin.’'Yarın yine gelin’'dedi.Başka bir doktor daha bakacakti.O merkezin en iyi doktoru.. Bu söylenenler nereden çıkmıştı şimdi. Herşey yolundaydı ilk doktoruma neden inanmamıştım ki. Neden hep daha iyi doktor baksın diye bekletiyorlardı? O gecem ay oldu yıl oldu. Geçmek bilmeyen bir gece daha vardı önümde. Ertesi gün tekrar gittik ve bakan doktor bebegimdeki sorunları soğuk kanlilikla tek tek saydı. Kolumla yüzümü kapatmıştım ekrana bakamiyordum..Ağlıyordum titriyordum..O kadar titredim ve ağladım ki doktorum ‘'Kıpırdama da bebeği tam görelim '’ dedi. O da bizi büyük bir hastaneye sevketti..Orada baktılar evet çok fazla sorunları vardı bebeğimin. Belki doğmadan ölecekti belki de doğduktan kısa bir süre sonra kaybedecektik.Alamayız bebek büyük dediler.Başka bir yere gittik ama ağlamalarim içerde dışarda her yerde devam ediyor ,tutamıyordum ağlamalarımı, tüm sıkıntım gözyaşlarımla akıp gitsin istedim, onu kaybetmek istemiyordum , ben bunu nasıl kaldırabilirdim ki.Kendimi çıkışını göremediğim karanlık bir labirentte hissediyordum.Ağzımdan bir lokma girmiyordu. Bebeğim beslensin diye yememe içmeme dikkat eden ben , artık yiyemiyordum. Tabi bebeğim karnimda aç ve sıkıntımı hissediyor diye ayrıca kahroluyordum.Gittiğimiz diğer doktor da ultrasonda baktı ve ben olsaydım ben de aldirirdim dedi.Bizi bir doktora yönlendirdi o da inceledi ve ertesi gün gittik. Artık her iey bitecekti. Bu olanlara inanamıyordum.Korku,üzüntü ve heyecanla ameliyathaneye girdim.Gözümü açtığımda bebeğim yoktu.Vedalaşmıştık bebeğimle. Sezeryanla kaybettim bebeğimi. O gece ayağa kaldırıldım ,hastane koridorunda yürürken, bebek ağlamaları,süslenmiş kapılar, kucağına bebeğini alan anneler, hiç kolay değildi bunları görmek yaşamak. Taburcu olup eve vardığımda karnım ve kucağım boştu..Hıçkırıklara boğuldum.Bir an önce zaman geçsin ve tekrar hamile kalayim diyordum.7 ay geçti ben yine hamileydim. Doktor kontrolüne gittiğimde kalp atışı henüz yoktu ancak iki hafta sonra tekrar gelin dedi. Gittiğimizde 9 haftalıktı ama 6 haftalık kadar görünüyordu kalp atışı hiç başlamadan düşüğüm başlamıştı. O büyük kayıptan sonra bu düşüğüm çok etkilememisti beni.Bu düşüğümden 8 ay sonra bir daha hamile kaldım. Daha önce bebegimdeki sorunları ortaya çıkaran dr takiplerimi yapıyordu.Çok da motive ediyordu beni.Detaylı ultrasona da girdim sorun görünmedi.Ancak burun kemiğinde farklılık ve kalbinde delik vardı.Amniyosentez yaptirdim temiz çıktı. Çok mutlu oldum ancak bebeğimin dogacagina,aramıza bir bebeğin katılacağına inanamıyordum hala. Bu arada oğlum olacaktı. Oğluma yoldaş diyordum.Doğuma 1 buçuk ay kala bebeğimin kıyafetlerini yikadim ütüledim,yerleştirdim.Çantamız dışında herşeyimiz hazırdı. Ertesi hafta kontrolüm vardı.Doktora gittik ve ‘’bir tuhaflık var’’ dedi.Tam açıklamadı..Yine ertesi güne çağırdı diğer doktorun bakması için. Ben ağlayarak dra yalvarsam da birdaha bakması için 'bakamam yarın gelin'dedi.O gün eve geldik kayınvalidem geldi kapıyı kapattık ve ben hıçkırıklarla ‘'bu da gitti’ 'dedim..Çok çok çok zordu o dakikalar ,o günler. Kabus gibiydi.Hayatımın en zor zamanlarıydi.Ertesi güne sezeryan olacakmış gibi hazırlığımı yapıp gitmemi söylediler. Tabi sonlandirilacak mi belli değil. Büyük ihtimalle sonlandırılır dediler.O sedyede çaresiz oturuşum,3- 4 doktorun etrafımda konuşması,aglamalarim..Hiç unutamam.Aynı gün gece suyum hafif hafif gelmeye başladı. Ben ne olduğunu çözemedim.Çünkü oğlumda suyum gelmemişti. Ertesi gün gittik hastaneye.Yine aynı oda da bir kaç doktor masanın etrafında oturuyor.Geçtik oturduk.Bize söyledikleri yeni doğan doktoru kabul etmemiş. Bebeğin sezeryan gününü beklememiz gerektiğini ve dogumdan sonra bir ihtimal belki de tedaviyle geçecek bir rahatsızlık mi yoksa başka birşey mi yaşayarak görecektik.Büyük ihtimalle de dogumdan sonra çok yaşamaz dediler.Bunu bile bile doğum zamanına kadar insan bekleyemez ki..Sonra laf arasında eşim '’yalnız galiba eşimin suyu geliyor'’dedi.İçeri geçtim doktor muayene etti ve 'suyun geliyor doğum baya başlamış'dedi.Allah hep yanımızda işte. .Kaldiramayacagimız yükü vermiyor.Suyum gelmeseydi en az 3 hafta bütün sorunları bile bile bekleyecektim tabi kafayı sıyırmazsam..
Hemen sezeryana alındım ama bir umut ta vardı yine de içimde.Çünkü doktor bir ara 'belki de tedaviyle geçecek biseydir' demişti. O umuda tutunmak zorundaydım. Kendime geldiğimde hemen bebeğimi sordum aynen saydıkları gibi sorunları varmış, durumu kritikmis ve her an kaybedebilirmişiz.Hayatımın en zor zamanlarıydi.Acının tarifini yapmak mümkün değil.
Sonra hemen bizim genetik testlerimiz yapıldı. Bir cilt hastalığı çıktı. Bebeğimi bir ay kadar hastanede yaşam mücadelesi verdikten sonra kaybettik..O günlerde nefes alamıyor boguluyordum. Bu nasıl bir acıydı ,inanamıyordum, geçen süreç çok zordu bir anda her şey allak bullak olmuştu.

Özetle ;
1.hamileliğim sağlıklı oğlum oldu
2.hamileliğim 6 buçuk aylıkken sorun farkedilip sezeryanla alındı
3.hamileliğim 9 haftalık olması gerekirken 6 haftalık görünüyordu daha kalp atışı olmadan kaybettim , düşük yaptım ve kürtaj oldum sonrasında.
4.hamileliğim en son sekiz aylikken muayeneye gittim.Diğer bebekte olduğu gibi bu bebeğim de ellerini tam açmıyordu.İkisini de cilt hastalığından kaybettim.Doktor diğer bebekteki gibi aynı sorunları taşıyor olmasından şüphelendi ,gördüğü bulgulardan.Ertesi gün yine gittim daha iyi bir doktor daha detaylı bütün sorunları anlattı. O gece suyum gelmeseydi 3 hafta daha öyle beklememe karar vermişlerdi. Sabahında sezeryana alındım oğlum oldu, bir ay gibi bir zaman hastanede yaşam mücadelesi verdi ve kaybettik..
Bir sene sonrasında tüp bebek tedavisine giriştik.İki tedavi gördük.
Bu kadar acıdan sonra kendimi maddi manevi biraz hazırlayıp tüp bebek yapmaya karar verdik. İlk denememde 8 olgun yumurtadan 6 tanesi döllendi .3. gün 3 tane embriyo pgt ye gitti ve 2 tane sağlıklı geldi. İkisi de tranfer oldu ama maalesef tutunamadılar.
2. tüp bebek tedavimde 15 yumurtadan 9 u olgundu.5 tanesi döllendi ,2 tanesinin gelişimi yavaştı. 2 tane pgt den sağlıklı geldi, transfer oldu, tutundu ama maalesef düşük yaptım. Bende myom olduğunu ama çok da önemli olmadığını söylemişti doktorum. Yine de transferden önce myomları aldırırsam iyi olacağını söyledi ama maddi olarak bu bizi zorlayacaktı myom ameliyatı olmak istemedim. Trasnfer oldu tuttu ama maalesef sanırım myomlarımdan dolayı düşük yaptım. Başka bir açıklaması yok çünkü.

Şimdi de laparoskopi yöntemiyle myomumu alırdım, oğlumu kaybettiğim hastanede. Bundan sonrasında yine tüp bebek deneyeceğim ancak şimdilik bekleme aşamasındayım..

Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.

deepliner15@gmail.com

8 Aralık 2016 Perşembe

20.Bölüm & deepliner & Evlat Edinmek

Evlat Edinmek

Bu çok zor bir karar aynı zamanda çok güzel çok yüce bir gönül isteyen karar. İster çocuğunuz olsun ister olmasın, bir çocuğa bakıp onu büyütmek , koruyup kollamak ona aile olmak sıcak yuva vermek çok güzel bir şey. Evlat edinebilmek fiziksel olarak da zor bir süreç. Yani ben şimdi evlat edinmek istiyorum deyince hemen al sana bebek demiyorlar maalesef. Aslında bu sürecin zorluğu da gerekiyor çünkü zaten terkedilmiş hayata 1-0 yenik başlamış bebekleri bir de kötü insanlar alırsa ve ne yapacakları belli bile değilken bu bebeklere çok yazık olabilir. Bu uygulama da aslında bunun önüne geçmeyi hedefliyor öncelikle. Bekleme süresi çok uzun olabiliyor ve çok yıpratıcı ama sabırla bekleyen herkes yavrularına kavuşuyor. Bekleme esnasında insanlar pes ediyor, umutsuzluğa kapılıyor , aslında ilk başvurudan itibaren kadınlar için hamilelik başlıyor diyebiliriz. Ya da bu şekilde düşünmek en güzeli J çok güzel hikayeler var evlat edinen ailelerle ilgili. İnsanlar yıllarca bekliyorlar bebekleri olmuyor, sonra bu yola başvuruyorlar ve yine bekliyorlar , çok sabır gerektiren bir süreç ancak, bebeklerini aileye verdikleri ilk andan itibaren bunca yaşanmışlığın kötü anılarının hepsi siliniyor diyorlar. İlk bakışmamız, ilk kucaklaşmamız her kötü şeyin bittiği aynı zamanda en güzel günlerin başladığı an. Mucizevi bir varlık sizin kucağınızda ve size muhtaç haliyle bakıyor. Kıyılabilir mi. Soru işaretleri gidiveriyormuş.  Bu bebek benim mi ? diye düşünceler var tabi herkeste öncelikle. Ancak evlat edinip de bebek geldikten sonra sütü gelen anneler var. Bunu ilk duyduğumda gerçekten şoka girmiştim nasıl yani olabilir mi böyle bir şey demiştim ancak oluyormuş gerçekten. Hormonlar işte Allah size o duyguyu veriyor hormonlar o şekilde hissetmeye başlıyor ve sütünüz geliyormuş. Uzmanların söylediklerine göre besleyici bir süt değilmiş ancak o ten temasını hissedebiliyor olmak çok mucizevi bir olay. Sütü gelmeyenler için de yine emzirmek o ten teması bebekle aranızda olan çok çok özel olan anlar.. Evlat edinen ailelerdeki en büyük korku ve sorular, gördüğüm duyduğum araştırdığım kadarıyla,

Evlat edinen bir tanıdığımla bu konuyu konuştuk ve aklımdaki herşeyi onunla paylaştım tüm sorularımı ve onun da desteğiyle tüm sorular ve cevapları aşağıdaki gibi.  (Bebeği almadan önce aklındaki sorular ve bebeğine kavuştuktan sonraki cevapları )

-          Ona başka birinin çocuğu olduğunu hissettirir miyim acaba? Ya sevmezsem istemezsem?
Bebeğimi kucağıma alana kadar bu soru hep beynimin içinde dolaştı durdu. Ancak kurumdan gelen telefonda ‘’bebeğiniz geldi gelip bizden teslim alabilirsiniz’’ sesini duyduğum anda koşarak ona gittim, giderken de inanılmaz heyecanlıydım. Ve daha bebeğimi kucağıma almadan bu sorular uçup yok olup gittiler. Sevmemek mümkün olabilir mi? Ben dışarıda gördüğüm sokak çocuklarını görünce içim cız eden bir insanım. Bir yavru size muhtaç , onu koruyup kollamak ,beslemek çok harika bir duygu. Ayrıca o başkalarının bebeği değil bizim bebeğimiz. Sadece biyolojik olarak başkalarının ancak büyüdükçe iyice anlıyorum ki onun gerçekten öz ailesi biziz.
-          Çocuk büyüdüğünde ya hiç hoş olmayan davranışları olursa?
öncelikle şunu söylemeliyim ki çok şükür ki bizim çocuğumuz harika bir evlat harika bir insan oldu. Büyüdü ve büyürken de her ailenin yaşadığı bunalımları sıkıntıları biz de yaşadık. Normaliz yani herhangi bir  anormal durumla karşılaşmadık. Ancak bunun kötü örnekleri var maalesef. Bir arkadaşımda bunu yakından biliyorum. Çok isyankar bir çocuk oldu ve küçük yaşta babasının malına zarar vermeye başladı , arabayı kaçırıp bir yerlere çarpıyordu,sigaraya başladı , evden okula diye çıkıp okula gitmiyor arkadaşlarıyla dışarıda sürtüyor. Ama bunu biyolojik çocuğunuz da yapabiliyor. Bu bir kıstas değil yani. Kendi doğurmuş olduğunuz çocuğunuz yapınca ergenlik sıkıntıları, evlat edindiğiniz çocuk bunları yapınca zaten evlatlık diye bakamıyorsunuz böyle bir şey yok yani. Çocukların her davranışı illa aileden geçmiyor genlerine yaramazlık olmuyor . yetiştirilme farklılıkları en büyük etken. Bu sorun çıkaran çocuğun ailesi biraz sinirli yapıda insanlar özellikle baba. Küçük yaştan beri çocuğu biraz horladı aslında. Ufak şeylere bile çok sinirlenen bir insan kendisi. Çocuk da muhtemelen bence babaya başkaldırıyı bu yüzden yapıyor. Psikolojik olarak bunun bir açıklaması varmış. Çocukların bu anlatmış olduğum yaramazlıkları yapma sebepleri aileye güven testiymiş. Yani ben ne yaparsam yapayım beni sevmeye devam edecekler mi? Sorusunun cevabını arıyormuş bu tip davranan çocuklar. Onun için çocuklarımızdan önce kendimizi eğitmeliyiz , çünkü çocuklar biz ne dersek yapmıyorlar, biz nasıl davranırsak öyle davranıyorlar..
-          Çocuktan saklamalı mıyız, yoksa söylemeli miyiz?
Bizim çocuğumuz şuanda liseye gidiyor. Ve biz bu zamana kadar söylememeyi tercih ettik. Onu alacağımıza karar verdiğimizde de söylemeyi düşünmüyorduk zaten hala aynı fikirdeyim.ilerde hayat bize ne gösterir bilinmez tabi ama şuanda söylemek için uygun bir zaman değil. Çocuğum bize geldiğinden beri bu soru aklıma geldikçe hep kendime verdiğim cevap bu aslında, ‘’şuan bunu bilmesi için uygun bir zaman değil ‘’ .. doğru ya da yanlış bilemiyorum ancak ben söylemeyi düşünmüyorum.
-          Saklayacaksak eğer ya bir yerlerden duyarsa?
Bu korkum o kadar yüksekti ki, bebeğimi aldıktan sonra uzun süre hiç kimseyle görüştürmedim, daha minnacıktı bize geldiğinde birileri yanında konuşsa anlamayacak kadardı ancak yine de bu korkumdan dolayı bebeğim neredeyse 1 yaşına girene kadar inanılmaz dikkatliydim. Kendi ailem ve eşimin ailesiyle önceden beri konuştuğumuz için onları oldukça fazla uyardık. Bekleme sürecinde tüm akrabalar öğrendi durumu ancak hiç kimse olumsuz bir tepki vermedi. Uzak yakın akrabaların tümü kendi aralarında ne konuştular bilmem ama ben doğurmuşum gibi davrandılar ve doğum için herkes hediyeler getirdi herhangi bir farklı durumla karşılaşmadık. Demek ki herkes çok bilinçliymiş.
-          Ailelerimiz çocuğumuza onun başkalarının çocuğu olduğunu hissettirirlerse, söylerlerse , çocuğum üzülürse?
Maalesef bu risk ömür boyu var. Ama eşiniz dostunuza eğer ki en baştan net bir şekilde konuşursanız, buna saygı duyarlar sanıyorum. Ya da bebek size gelmeden bunu herkesten saklayıp sonra da siz doğurmuşsunuz gibi duyurabilirsiniz etrafa. Ben hala bunun korkusundayım ancak maşallah ki herkes bilmesine rağmen bir şey söylemediler. Zaten biraz boşboğaz insanları etrafımdan uzaklaştırdım. Tedbirimi olabildiğince aldım yani.
-          Çocuğa bunu söylemeyi düşünenler içinse ,bunu ne zaman ve nasıl söylemeliyiz?
Psikologlar eşliğinde bunu çocuğa açıklamak gerektiğini söylüyorlar ama dediğim gibi ben bunu düşünmüyorum.  Yaş sınırları olduğunu biliyorum yani aklı ermeye başladıktan sonra hikayeleştirip söylenebiliyor ve çocuğa zarar vermiyor ancak ergenlik dönemi zamanlarında söyleyenler hep sorunlarla karşılaştılar.
-          Herşeyi öğrendikten sonra ya bizi terk ederse?
Biyolojik çocuğumuz olsa da bizi her an terkedebilir onun için bu risk de her zaman var. Bu kişilikle alakalı ve çocuğu nasıl ne şekilde büyütüp eğitirseniz çocuk o şekilde oluyor. Yani bir hamur gibi düşünün minicikken size geliyor ve siz ona şekil veriyorsunuz ..
-          Biyolojik ailesini arar mı? Bulursa eğer onlarla görüşüp bizi istemezse?

Tanıdığım bir aile bir kızı evlat edindiler bundan yıllar önce şuanda kız 38 yaşında. Çok fakir bir aile yanlışlıklıkla hamile kalmış ve doğurduktan sonra bakamayacağı için iyi bir aileye bu bebeği vermek istemişler. Benim tanıdığım ailede bu şekilde bulmuş. Bebek doğduktan sonra hemen vermişler yıllarca hiç kimse bir şey söylememiş. Kız evlilik hazırlığı yaparken söylemeye karar vermişler. Düğünden bir hafta önce kıza söylediler biz seni aldık senin ailen şurada yaşıyordu ve durumları çok kötüydü onun için vermek zorunda kalmışlar, sana bakacak durumları olmadığı için diye. Sonra kız biyolojik ailesini buluyor hala aynı yerde oturuyorlarmış bir köyde. Köhne bir ev ve 3 kardeş daha. Anne baba ve 2 abi ve 1 abla. Bizimki en küçük çocukmuş yani. Nişanlısıyla birlikte gitmişler tanışmışlar. Düğüne davet ettiler. Aile düğüne geldi sadece anne ve baba. Ondan sonra her bir kaç yıl bayramlarda ziyaret etmişler. Sonrasında o da yok artık. Çünkü ortada paylaşılan bir hayat yok, her hangi bir anıları yok. Bir şey hissetmiyorlar .. sadece beni doğurdu ve verdi asıl annem babam beni büyütenler diyor şimdi. Kız benim arkadaşımJ zaten bu kararı verirken en çok onunla dertleştim.. 


Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.

deepliner15@gmail.com