Mutlu Sona Ulaşmaya Çalışan Bir Hikaye…
Üç çocuklu bir ailenin son ferdiyim. İki kız evlattan sonra
erkek olması ümidiyle adaklar adanmış,
türbelere gidilmiş bir gebelik sonucunda dünyaya- anlayacağınız üzere- yine kız
çocuk olarak gelmişimJ
Keşke de erkek olsaymışım ya da bu dünyaya hiç gelmeseymişim.Neyse bu
serzenişler için artık 31 yıl geç kalmış bulunmaktayız. Anladığınız üzere 4.5
yıllık evli ve 31 yaşında bir edebiyat öğretmeniyim.
Translokasyon kavramı ile teşrif etme sürecimiz 2009 yılına
dayanmakta. Benden bir numara büyük olan ablamın iki bebeğini kaybetmesi
sonucunda öğrenmiş olduk. Annem ve babamın akraba evliliği ile dünya evine
girmiş olmaları gerçeğini de baz alan
bir jinekoloğun önerisi ile yapıldı genetikler testler ablama.Sonuç, o sıralar
garip gelse de şimdi aşina olduğumuz kromozom anomalilerini gösteriyordu. Yani
14. Kromozomumuzun bir parçası koparak 13. Kromozomun tepesine yapışıvermişti. Buna
robertsonian translokasyonu deniyordu. Dengeli bir dağılım olduğu için ablam
sapasağlam yaşıyordu ama üreme noktasında her zaman aynı şans geçerli
olmuyordu.O,yani ablam bu anormal kavramlarla fazlaca muhatap olmak istemedi ,
doğal gebelikte ısrarcı oldu ve çok şükür ki üçüncü gebeliğinde nihai sona
ulaştı. Kendisi gibi dengeli translokasyon taşıyıcısı olan bir erkek bebek
dünyaya getirdi. Şu an 2.5 yaşındaJ
Ablamın da nihai sona ulaşması neticesinde sıranın bana
geldiğini düşünüyordum. 3,5 yıllık evliydik ve eşim de kendini baba olmaya
hazır hissediyordu. Hoş hala hazır
hissediyor zavallım da ortada bebe yokJ
Neyse uzatmayalım, denemelere başladık ve kısa sürede gebelik testinde çift
çizgiyi gördük. Başta çok sevindik tabii, hemen kan testi yaptırdık. Sonuç
tabii ki gebeliğin var olduğunu ve 5. Haftasında olduğumuzu gösteriyordu.
Doktor klasik bir cümle olarak haftaya gelmemizi ve kese-kalp atışı gibi
kavramlara o sıralarda ulaşmamız gerektiğini söylüyordu. Ben de ona uzun uzun
ablamın durumunu anlatıyor ve gen testi ile pıhtılaşma testi yaptırmak
istediğimden bahsediyodum. Bende yoktur aslında diye düşünüyorum;çünkü ablamla
hiç benzemiyoruz. Bence bu yönümüz de benzemiyordur diye kendimi avutuyorum
test talebinde bulunurken. Doktor abla da (bu arada kadın doktor hiç
sevmiyorum) sanmıyorum ama bir baktıralım tabii havalarındaydı.
Neyse ertesi hafta kese göründü,kalp atışı duyuldu. Daha
ertesi hafta benim sonucum çıktı. İç görüm beni yanıltmıştı. Ben de dengeli
taşıyıcı idim ve benim de heterozigot pıhtılaşmam vardı. Buna rağmen o bebeği
doğuracağıma inancım tam gibiydi. Doktor ablanın da öyle olacak ki; “Aman ne
var,çok abartıyorsun,şimdi git,bir ay sonra gel.” Dedi. Bu da yetmezmiş gibi
sizce aspirin mi kan sulandırıcı iğne mi sorularını da- sana bırakıyorum kararı
– cümlesi ile sonlandırdı.
Tabii benim içime bir kurt düştü hemen yeni bir doktor
arayışı içine girdim . Bu arada 8 haftalık olduk bile. Yeni doktorum aspirinin
yeterli olduğunu ifade etti ama benim gibi riskli gebeliklerde 15 günün bile
kontrol için uzun olacağını ifade ederek 10 gün sonraya tekrar randevu verdi. Ramazan
bayramı arefesi idi kontrol sonrası yola çıkacaktık; ama olamadı. Bebeğim 10
haftalık iken karnımda ölmüştü. Hemen kürtaja alındım,sonrasında yaşadığım acı
ve üzüntüyü anlatmak istemiyorum. Okuyan herkesin hissettiği acı hissi ile aynı
işte. Fetüs genetiğe gitti. 15 gün sonra
sonuç geldi; trizomi 13. Yani 13. Kromozumu üç parça şeklinde oluşmuş , böyle
bir canlının yaşaması mümkün değil yani.
4-5 ay bekleme ve araştırma sürecimiz oldu. İki ayrı
uzmandan genetik danışma aldım. Pgt nin daha mantıklı olduğu gerçeğine ulaşmış
bulundum böylelikle. İlk tüp bebek deneyimimde 9 yumurta ve 6 embriyom oluştu.
Genetik teste girdi ve hepsinin sağlıksız yani transfer edilemeyecek durumda
olduğu ortaya çıktı. Üstelik bunu yüzüme idrara sıkışık beklerken- transfer niyeti
ile gitmiştik-doktorun sekreteri çat diye söyledi. İşin daha sinir bozucu yanı
bunu herkesin duyacağı bir ses tonuyla söyledi. O sırada tedavi gören tüm
çiftler yüzüme acıyarak baktılar. Sonuç ikinci kere de hüsrandı. Transfer dahi
olamamıştı. Yediğim bir ton hormon iğnesi yanıma kar kalmıştı. Tabii bu da
lafın gelişi nasıl bir kar kalışsa bu…
Yine ağlamalar ve neden ben soruları ile birkaç ay daha
geçti. Enteresan bir şekilde yılmıyordum,tekrar ayağa kalkıyor ve mücadele
etmeye can atıyordum. Böylelikle başka bir hastande de ikinci denememizi de
gerçekleştirdik. Yine 9 yumurta. Sanırım benim üst sınıırım 9 idi. Neyse bu
sefer hepsi döllenmişti. Genetik teste gittiler ve sadece bir tanesi sağlıklı
geldi,diğerleri hep adını yazamayacağım anomalilere sahiptiler. Neyse ki bu kez
transfer oldu; ama –amalar hiç bitmiyordu- sağlıklı gelen embriyonun kalitesi
ortanın da altındaydı.Tutmayacağı zaten ilk günden belliydi. Yine de bir umut
işte… 12.günde yapılan kan testi ve sonuç yine hüsran….
Artık ciddi anlamda yorulmuştum. Tekrar pgt deneyecek sabrım
ve psikolojik gücüm kalmamıştı. Olayı akışına bırakmaya karar verdim.Güzel bir
yaz tatili geçirdim. Eşim tüp bebek denemelerinde zamana hiç karışmamıştı. Ben
karar vermiştim gücümü toparladıkça. İlk kez o istedi, bu kez normal yolla
deneyelim diye. Denedik ve hemen oldu. İçimden bir ses bu kez oalcak ,bu bebek
sağlıklı diyordu. Hem ilk denemede tutmuştu hem de eşim çok şanslıdır, onun
kararı ya oldu dedim bu kez kesinlikle. 8 hafta devam etti. Sonra o minicik
kalbi yine durdu. İnanın çok üzülmedim,alışmıştım çünkü artık.
Taaa ki fetüsün genetik sonucu gelene kadar…Sonuçta kocaman
46 XX yazıyordu dostlar. Yani genetik açıdan hiçbir sorunu olmayan bir kız
bebek…
Nedenler,niçinler biribirini kovaladı. Doktora diyorum ki
aspirin değil de kan sulandırıcı kullansam bu kız doğacak mıydı? Bilemeyiz,
diyor. Genetik açıdan sağlıklı olması onun gerçekten sorunsuz olduğunu
göstermezmiş. Sağlıklı bebek ölmezmiş güya….
İşte böyle a dostlar… Son kaybım 28 ekimde gerçekleşti. Bu 4
olumsuz deneyimi sadece 1.5 yılda yaşadım. Şu an hastalık hastası diyebileceğiniz bir psikolojide
yaşamımı sürdürmeye çalışmaktayım. Her gün bana bir şey olacak bu kadar
üzüntüden sonra düşüncesi ile kafayı
kırmakta ve bebek meselesinde ne yapacağımı ise asla bilmemekteyim..
Önerisi,fikri ya da bir çift sözü olan herkesin cevabını
beklerim a_gogen@hotmail.com adresine…
Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.
deepliner15@gmail.com
Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.
deepliner15@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder