8 Kasım 2016 Salı

1.Bölüm & deepliner & BEN

Merhaba Ben,

1988 Mayıs ayının sonunda doğdum, çekirdek ailemle mutlu bir akdeniz şehrinde yaşadım üniversiteye kadar. Benden 6 yaş büyük bir ablam var. O benim canım herşeyim. Üniversiteyi Çanakkale’de okuduktan sonra arkadaşlarımın ısrarı ve benim merakım sayesinde İstanbul’a taşındım. Ailem ne kadar karşı çıksalar da , doğduğum yerde mesleğimi yapabileceğim bir iş imkanı olmaması beni İstanbul’a itti. Eskiden olduğu gibi tren garında inip ‘İstanbul sen mi büyüksün ben mi !! ‘ demedim yani. Çanakkale’deki öğrenci evimizi toparlayıp İstanbul’a bir arkadaşımın yanına yerleştim. Aileme söylediğim şey iş bulmak değil okuduğum bölümle ilgili bir kursa gitmem gerektiği oldu. Benim çok istekli olduğumu anladıklarında da zaten kararıma saygı duydular. İstanbul’a geldim ve gezmeye başladım, gezip görülmesi gereken nereler varsa her yere gittim. O sırada gerçekten mesleki eğitim kursuna da gittim, seminerlere katıldım, iş adamlarıyla , büyük firmalarda çalışan genel müdürlerle tanıştım. Ufak çaplı bir çevre edindim kendiliğinden gelişen şeylerdi bunlar. Geleceğe dair bir planım yoktu. Sadece ilk planım kursa gidip sınavından geçmekti, sonrasına bakacaktım ,iş bulacaktım belki de Antalya’ya gidecektim ailemin yakınına gidecektim mecburen. Bir yandan kursa devam ederken bir yandan da ailemden gelen parayı harcıyordum , ilkokul yıllarımdan bir arkadaşım İstanbul’da okuyordu ve onunla görüşüyorduk bana ‘ajanslarda çalışır mısın part-time hem para kazanırsın hem de eğlenceli oluyor’ dedi. Önce yok canım ne gerek var demiştim hayatımda hiç çalışmamıştım ben. Param da vardı ne gerek vardı ki. Sonra arkadaşımın ısrarıyla bir gün onunla reklam ajansına uğradık , onun her zaman çalıştığı bir yermiş. Orada tekrar bir ısrar derken kaydımı yaptılar fotoğraf çekimi oldu. Artık renkli eğlenceli bir hayata adım atmıştım. Önce büyük şirketlerin tanıtımları, açılışları gibi yerlerde hosteslik yaptım,çok da güzel para kazanıyordum , bambaşka bir çevrem olmuştu. Sonra o çevreden tanıdıklarım sayesinde katalog çekimlerine çağırılmaya başladım. Çok daha güzel paralar kazanıyordum. Yıl 2009 o zamanlar, şimdi kazandığım paranın 2 katını kazanıyordum hem de ayın her günü çalışmıyordum sadece en fazla çalıştığım günler 4 saat. Sürekli partiler, eğlenceler , hiç birşeye masraf yapmadan eğleniyordum üstüne para kazanıyordum. Her şey harikaydı ve bu arada gittiğim kursum da bitti. Ve tesadüfi bir şekilde bir Alman otomobil firmasına girdim. Maaşım asgari ücret , çalışma saatleri 07:00 – 18:00 .  sürekli ajanstan kazandığım parayla kıyaslıyorum tabi. Ne mutsuzluk aman allahım. Bu para bana nasıl yetsin diyorum,her şey yerle bir oldu diyorum. Pişmanım bir yandan, bir yandan da kurumsal bir firma bekle sabret diyorum kendime. Ama yok olmuyor bu kadar çalışmaya bu kadarcık para veriyorlar diye diye 2 ay sonra istifa ettim. Bir ay ailemin yanına gittim ve tatile çıktık. O arada insan alışıyor işte iş arıyorum sürekli , acaba istifa etmese miydim diyorum, nasıl iş bulacağım şimdi ben diyorum, pişmanlıklar peşimi bırakmıyor. İstanbul’a döndüm ve iş görüşmelerine başladım, neredeyse her gün bir görüşmeye gittim iki hafta boyunca. Ve sonra yine iş buldum çok kolay oldu benim için. Bu da büyük bir patron firması ama yurtdışına açılmış,çok büyük.. işi öğrendim insanları tanıdım derken ,iş yeri o kadar yopun çalışma arasında o kadar dedikoduyu nereden bulabiliyorlar nasıl vakit ayırabiliyorlar şaşırıyordum. Beyaz yakalı olarak ilk kazığımı yememe çok az kalmıştı , sürekli patrondan gelen satış uyarıları, her saat sapor vermeler, ekipteki birilerinin kuyumu kazması , prim sistemli çalışıyordum ancak 5 ay oldu ve ben hiç prim alamadım. Arkamdan dönen dolapları öğrenmemle işten ayrılmam bir oldu. İtiraf ediyorum çok üzüldüm ve ağladım. İlk kez böyle bir şeyle karşılaşmışım. Ve inanamıyorum insanlar bana neden bunu yaptılar anlamıyordum. Benim işlerimi kendi sistemlerine girmişler ve her şey sistemsel olduğu için bana prim yatırılmadı , üstüne iş yapamıyorum diye baskılara maruz kaldım. Her şeyi çıkarken anlatmama rağmen kimse kal demedi. Daha 21 yaşındaki bir kıza neden bunu yaptılar anlamadım, hala anlayamıyorum. Hemen ardından başka bir Kore firmasında iş buldum iki gün içinde oldu her şey. Evet hayalimdeki gibi bir şirketti burası. Herkes çok kurumsal, kibar,bilgili, görgülü tiplerdi. Kurumsal iş kıyafetleri, plaza dili çok hoşuma gitmişti. İş güzeldi herkes iyiydi. Çok güzel bir arkadaş ortamı vardı. 6 yıldır aynı şirkette çalışıyorum. 

Merak ettiğiniz ya da konuşmak istediğiniz her konu için aşağıdaki e-postadan bana ulabilirsiniz.

deepliner15@gmail.com  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder